kapatmışlar." dedi. İlk başta önemsemedim ve anlamadım kim kapatmış? niye kapatmış? Sonrasında askerleri görünce "sanırım bir terör girişimi olacaktı, onu engellemek için kapattılar" diye düşündüm.
Ama durum farklıymış. Ben askeriyenin yanında oturuyorum. Her sabah askerlerimizin "Vatan sana canım feda" seslerini duyuyorum. Ama sanırım bunu duyan FETÖ'cü komutanlar yanlış anlamışlar. Vatan sana canım feda'nın anlamı, "Siz bana emir verin, ben uygularım. Nasıl olsa ben duygusuz ve düşüncesiz bir robotum. Korumak için yemin ettiğim halkıma sık derseniz ona da sıkarım. Ben canımı feda ederim yeter ki bu vatan sizin gibilere kalsın" diye anladıklarını düşünüyorum.
Aksi takdirde suçsuz erleri 'tatbikat' diyerek kandırdıktan sonra hangi yüzle "halkı vur" emrini verebiliyorlar anlamış değilim. Aklıma şu soru geliyor. Eğer bizim askerimiz böyleyse, pkk ne yapmaz? Eğer bizim askerimizin de vatanda gözü varsa neden pkk ile iş birliği yapmaz? Ama durum askerlerin bireyselliğine inecek kadar kolay değil. Düşünmeden edemiyorum, aldığımız o şehit haberleri mayınlarda parçalanan arabalar... Belki de bu darbeyi destekleyen komutanlar kendilerinden olmayanları birer birer teröristlerle iş birliği yaparak ya da teröristler yapmış gibi göstererek canımızdan can koparıyorlardı da haberimiz yoktu. Kimsenin aklına gelmemişti ki Türkiye Cumhuriyeti'nde komutanın askerine "halkı vur" emri vereceği. Onlar askerimizi tanıyamamışlar.
Astsubay Başçavuş Ömer Halisdemir'in böyle bir emir karşısında komutanının kafasına sıkacağını sonrasında kendisinin de şehit olacağını ama yine de kendi halkına namluyu çevirmeyeceğini bilecek kadar tanıyamamışlar. Askeriyeden dışarı çıkma hazırlığı yaparken, yine "vur" emrine uymamak ve uydurmamak için askerlerin tankları bozabileceklerini bilmiyorlarmış. 3 tane erin komutanlarının kendilerini vurmasını göze alarak emre itaat etmeyeceklerini bilmiyorlarmış, askerin halka teslim olacağını bilmiyor, halkın askerin ve polisin yanında olduğunu bilmiyor, çiftçi amcanın F-16' ların görüşünü engellemek amacıyla kendi tarlasını ateşe verip ortalığı dumana boğacağını bilmiyor, polisin askeri tanktan kucaklayarak kardeşlik içerisinde çıkartacağını, polise "ona vurmayın onlar er suçu yok" diyen bir sivile cevap olarak polisin " o benim kardeşim. vurur muyum?" diyeceğini bilmiyor. Birbirini hiç tanımayan bu insanların aynı amaç uğruna kenetlenebileceğini bilmiyorlarmış. Ve biz bunu en güzel şekilde onlara öğrettik.
Polis, askerle çatışmayacağını söyledi ve onları darbeci komutanların ellerinden kurtarılması gereken kurbanlar olarak gördüler ve bu görüşte önemli bir pay, daha olayların en başında boğaz köprüsünde emniyet müdürü Mustafa Çalışkan sözleri ile hem halkı sakinleştirmesi hem de askerlere düşman gözü ile bakılmaması gerektiğini göstererek büyük bir kaosu önlemiş oldu.
Yalnız son kurşununa kadar halka sıktıktan sonra -mecburen- teslim olan askerleri ben bunların dışında tutuyorum çünkü nasıl darbeci komutan varsa onu destekleyen askeri de olması gayet doğal.
Teslim olduğu halde linç edilmiş olan askerlerimiz en çok üzüldüklerim. Haberin doğruluğundan emin değilim, darbeyi destekleyip desteklemediğini bilemeyiz. Kendisine sıkan bir asker gördüğünde halkın galeyana gelip tüm hıncını ondan çıkartması kötü oldu. Onlar sadece birer piyondu ve tabii ki ilk öne sürülüp kaybedilenler de onlar oldu ne yazık ki.
Bunun yanında medyada yaralı askeri taşıyan kişileri sanki onu linç etmiş gibi gösterenler de vardı.
Bütün bunlar olurken meydana çıkmayı bırak, meydana çıkanlara ve hatta meydana çıkın çağrısı yaptığı için Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a sert şekilde yüklenenler, askerlerin öldürdüğü o insanlar için -bile- onu suçladılar. Kurşunu sıkanı değil, orada olanı suçladılar. Zamanında ironi yaptıkları " o saatte orada ne işi vardı" davasını kendileri yaptılar. Bütün bunları tiyatro olarak yorumlayacak kadar alçak olmalarından bahsetmiyorum bile. Çünkü onlara göre zaten oyu diğerlerine oranla o kadar düşüktü ki böyle bir oyuna ihtiyaç vardı. Bu yüzden bazı komutanlar "peki" deyip kendi hayatlarını hiç ettiler.
Ve o gün, 15 Temmuz 2016 " sokağa çıkın" çağrısından çok önce insanlar çoktan sokağa dökülmüşlerdi. Bazıları boğaz köprüsünde fil olan tankların üzerine ebabil edasıyla yürüdü. Ve biz giderek çoğaldık, sokaklar giderek kalabalıklaştı. O camiden çıkan " hayyalel cihad" çağrısını, topluca okunan selaları hiçbir zaman unutmamamız gerekiyor. Biz İstiklal Marşı "Korkma!" diye başlayan bir milletiz, bu insanları silah gücüyle korkutmaya çalışmak nafile. Tankın önlerine yatan insanlarımız var bizim. Bu millete kendi askeriyle darbe yapmaya kalkışmak nafile, omuzlarda taşındı o askerler suçsuz oldukları bilinerek. Bu milleti ne kadar bölmeye kalkışırsanız o kadar birlik olur. Bir keserseniz bin olur. Farklı siyasi görüşlerdeki insanların aynı amaç uğruna bir araya gelmesi, ellerinde sadece Türk bayrakları ile emniyet önlerinde ve meydanlarda "Allahu ekber" nidalarıyla, askerlerimizin elinden alınmaya çalışılan o temiz ve kutsal nöbeti bütün vatan üstlendi. Zamanında geceleri tencere tava çalanların şimdi bu vatan davasında ezanlardan ve selalardan rahatsız olması çok acınası. Tekbirden, iman gücünden habersiz olmaları, bu insanların her an ölebilirim diyerek abdestli olarak dışarı çıktığı psikolojiyi anlayamamaları ve yaşayamamaları çok üzücü. O meydanların boş kaldığı takdirde neler yaşayacaklarından bir haber şekilde vatanı için uğraşan hiç bir şey yapamıyorsa çıkıp varlığı ile destek olmaktan aciz insanlar. Onlara tek bir ayet yeter. A'raf 179:
"Andolsun ki, birçok cini ve insanı cehennemlik olarak yarattık. , Onların kalpleri var. Fakat anlamazlar, gözleri var, fakat görmezler, kulakları var, fakat işitmezler. Onlar hayvanlar gibidirler. Hatta hayvanlardan da sapıktırlar. Onlar gaflet içindedirler. "
Bunun içerisine hala Fethullah Gülen'i hoca olarak kabul edenler de alınabilir. Toz kondurulmaz hocaların asıl niyeti o toz tabakası yüzünden gözükmüyor. İslamı hristiyanlıkla birleştirerek kilisede "Hz.Muhammedsiz" ezan okutup şarap eşliğinde kuran okutan bir insan müsveddesinden hoca olmayacağını inşallah en yakın zamanda anlarlar. Bkz. http://gercekfethullahgulen.blogspot.com.tr/2014/01/dinler-arasi-diyalog-diye-dinden-ciktilar-kilisede-mezmur-ilahi-okudular-ibadet-ettiler-fethullah-gulen-cemaati.html
Ayrıca Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın yaveri Piyade Yarbay Levent Türkkan'ın ihaneti itiraf etmesi, FETÖ üyesi olduğunu ve darbeyi birlikte planladıklarını söylemesi üzerine bazı cemaatçilerin gözlerinin açılması dileği ile. O abiler sandığınız kadar masum değil maalesef.
Başımız sağ olsun. Vatan sağ olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder